Küresel olarak tam bir kaosa sebep olan korona virüsü her geçen gün hayatımızı çok daha derinden etkilemeye devam ediyor. İlk evlere kapandığımızdan bugüne kadar geçen süreçte git gide umutsuzluk, belirsizlik ve karamsarlık çıkmazına giriyoruz. Dünyada ve ülkemizde yeni yeni görülmeye başladığı zamanlarda ilk olarak vitaminler ve bağışıklık güçlendiriciler satılırken, şu an antidepresanlar çok daha fazla satılır oldu.
Güvende olmadığımız duygusu, süreci kontrol edememek ve sürekli saldırı altında hissetmek birçok kişinin yalancı korona belirtileri göstermesine sebep oluyor. Aşırı takıntılı ve işe yaramayan önlemlerle hem zihin hem beden yorgunluğu yaşanıyor ve bedenimiz bize sürekli tetikte olmamız gerektiği konusunda sinyaller veriyor. Aşırı kaygı ve endişe durumları bedende de gözle görülür etkiler yaratabiliyor. Nabız artışı, terleme, yorgunluk ve uyku düzeninin bozulmasına sebep oluyor. Her bir davranışımızla “Acaba korona mıyım?” paniği yaşamaya başlıyoruz. İşlevsel olmayan hiçbir faydası olmayan, kendimizce endişemizi dindirecek önlemler almaya çalışıyoruz ve maalesef bazıları sağlığımıza bile zarar veriyor. Sürekli bedeni dinliyor ve hasta gibi davranmaya başlıyoruz, bu sebeple hastaneye başvuranların sayısı azımsanamayacak kadar çok oluyor ne yazık ki. “Boğazım mı şişti?”, “Vücudum sıcak, acaba ateşim mi çıkıyor?” bu soru ve endişelerle bedeni dinliyor ve kaygı düzeyini arttırıyoruz. Birçoğumuz gerekli gereksiz, güvenli olduğunu sorgulamadığımız her haber kaynağını en ince ayrıntısına kadar takip ediyor, böylelikle az da olsa bilgilenerek kontrolü sağlamaya çalışıyoruz.
Geçmişinde kaybetmekle ilgili tramvaları olanlar, hastalıkla ilgi görenler ve bir takım fobilere sahip olanlar çok daha fazla etkileniyor. Bizi en çok etkileyen de belirsizlik duygusu oluyor. Bundan sonra ne olacağı, ne zaman olacağı belirsizliği birçoğumuz için kaygı verici olabiliyor. Sonuçta yaşanılanlarla ilgili kimsenin ahkâm kesmeye hakkı olduğunu düşünmüyorum. Sevdiklerimizi, işimizi ve güvenli alanlarımızı kaybediyoruz. Geçim sıkıntısı çekiyor ve bunu değiştirmek için adım atamıyoruz. Ancak bilmemiz gereken şey, kendi psikolojik ve fiziksel sağlığımızı korumamız gerektiğidir. Bu süreci en az hasarla atlatmak, yapabileceğimizin en iyisine odaklanmak bu kriz sürecini yönetmemize yardımcı olacaktır.
1. Öncelikle yetkililerin koyduğu kurallara ve uyarılara dikkat edin, kurallara uyduğunuzdan eminseniz kendinizce yeni ve gereksiz önlemler eklemeyin.
2. Sağlığınıza dikkat edin ve sağlıklı beslenmeye özen gösterin. Sadece stres kaynaklı karbonhidrat ağırlıklı beslenmek yerine öğün dengesini kurmaya çalışın. Unutmayın güvende hissetmediğimiz zamanlarda çok daha fazla yemek yeriz.
3. Temiz hava almayı ihmal etmeyin, en azından evinizi günlük olarak havalandırın.
4. Sevdiklerinizle telefonla bile olsa iletişimde olun. Onların iyiliğini bilmek size iyi gelecektir.
5. Uyku düzeninize dikkat edin ve normal günlük yaşantınızda olan düzeni korumaya çalışın.
6. Güvenilir olmayan bilgi kaynaklarına itibar etmeyin, unutmayın korku kendimizi korumak için gerekli olsa da fazlası yanlış davranış biçimlerine neden olur.
7. Zihninizi negatif düşüncelerden uzak tutmaya çalışın, bunun için en iyi yol sevdiğiniz bir şeyle uğraşmaktır. Örgü, kitap, bulmaca, boyama gibi birçok uğraş bulabilirsiniz. Bu süreçte birçok online atölye bulmanız da mümkün.
8. Eğer bu durumla gerçekten baş edemediğinize inanıyorsanız da lütfen yardım almaktan çekinmeyin. Bu konu veya başka her türlü sorun için online olarak görüşebileceğiniz çok seçeneğin olduğuna eminim.