Geçmişte çalıştığım ortamda çok da iyi anlaşamadığım biri, tartıştığımız bir konu üzerine bana “Beni sinirlendiriyorsun” demişti. Üzülmedim, hatta sevindim o zamanki farkındalığımla. Bugün onu sinirlendirebiliyordum, yarın mutlu edebilirdim ertesi gün umutlandırabilirdim. Yani onun duyguları benim elimdeydi. Sonuçta bu aynı şekilde zaman zaman bana da oluyordu. İşte o zaman karşımızdaki kişinin elinde bir kukla olduğumuzu fark ettim.
Kişiler bizleri davranışlarıyla istemediğimiz birçok duygu durumuna sokabiliyordu aynı iplerin ucundaki kuklalar gibi. O zamandan beri kendi duygu ve hislerimi kontrol etmek için birçok yöntem uyguluyorum. Kişiler bizi davranışıyla değersiz hissettirebiliyor ancak değersizliği hisseden yine de biziz. Bu tarz olaylar veya davranışlar karşısında başkalarının duygu kuklası olmaya devam etmeyin. Onların ipleri ucunda onların istedikleri şekilde hareket etmeye devam ederseniz sonuçta yine yönetimi onlara vereceksin.
Peki, ne yapmak lazım? Hislerinizi takip edin, her hissiniz size geçmişten gelen yarım kalmış bir dersinizi tekrar hatırlatıyor ve tamamlanmak istiyor. Olayları yaşadığınız zaman ne hissettiniz? Değersiz, önemsiz, sevilmeyen mi hissettiniz? Bunları daha önce de hissettiniz. Bunları hissetmeyi ilk öğrendiğiniz anıya gidin. Aslında ne olmuştu? Fark etmek her şeydir. Siz fark ettiğinizde hislerinizin de değiştiğini göreceksiniz. Daha sonra olan benzer olaylara aynı tepkileri vermeyeceksiniz. Hatta birçok kişi tarafından gereğinden fazla sabırlı veya duyarsız olmakla yargılanabilirsiniz. Bunun bir önemi yok. Önemli olan içsel duygu döngünüzü sizin yönetmeniz. Tüm hisleri yine yeniden hissedeceksiniz ancak bu defa onları yönetme ve değiştirme gücü sizin elinizde olacak. Başkalarına bağımlı olma durumu da burada son bulacaktır.
İnsanlar size davranışlarıyla pozitif şeyler de hissettirebilir. Biz pozitif duygularımızın yönetimini başkalarına vermeye daha açık bir bilinç yapısındayız. Bakın etrafınıza ilişkilerde kişilere bağımlı kaldığımızı, o kişi hayatımızdan çıktığında nasıl bir yokluk yaşadığımızı fark edeceksiniz. İlişki iyiyken her şey güzel. Seviyoruz, seviliyoruz ve bu hislere bağlanıyoruz. Bu pozitif hisleri de karşımızdaki yönetiyor, verdiği müddetçe sorun yok. Ancak ilişki bittiğinde, terk edilmiş, tercih edilmemiş, istenmemiş hissediyoruz, öfkeleniyoruz ve kızıyoruz. Çünkü bizler bizde eksik duyguları başkalarının enerjileriyle tamamlamaya çalışıyoruz. Bağımlı oluyoruz. Bu da dışarıdan pozitif görünen aslında negatif duygu kuklalığından çok daha zarar verici bir şeydir.
Kendinizi fark ettiğinizde, dışsal bir davranış ve bağ olmadan da, huzurlu ve mutlu olabilirsiniz. Bu duyguyu başka birinden beklemektense kendi içinizde her daim varlığını hissetmek gerçek özgürlüktür.